SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ MEKANİZMASI
AVRUPA BİRLİĞİ İLE OLAN TİCARET YENİ SINAV: SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ MEKANİZMASI
I-GİRİŞ
Bu çalışmada Avrupa Parlamentosu (AP) ve Konsey tarafından 10 Mayıs 2023 tarihinde imzalanmış ve 16 Mayıs 2023 tarihli ve L 130/52 AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanmış olup 17 Mayıs 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe giren karbon sınırı ayarlama mekanizmasının tarihsel arka planına, bu düzenlemenin ne olduğuna, hangi ürün gruplarını kapsadığına, süreçlerin ne şekilde işleyeceği ile Türkiye’nin AB ile olan ticaretine olası etkilerine yer verilecektir.
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM), temiz enerji, sürdürülebilir sanayi, inşaat ve kirliliğin ortadan kaldırılması gibi pek çok uygulama alanı ve amacı içeren Avrupa Yeşil Mutabakatının hayata geçirilmesinde kullanılan araçlardan biridir. Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda uluslararası ilk ve tek çerçeve Kyoto Protokolüdür. Türkiye bu protokole 16 Şubat 2005 tarihi itibarıyla taraf olmuştur. İklim değişikliği konusunda bir diğer gelişme ise 12 Aralık 2015 tarihli Paris Anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın da uzun vadeli hedefi küresel sıcaklık artışını 1,5 ila 2 santigrat derece ile sınırlı tutmaktır. Ancak Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşmasının en önemli handikabı, yaptırım gücüne sahip olmamasıdır. Bu çerçevede Avrupa Yeşil Mutabakatı ve dolayısıyla SKDM, karbon kaçağı riskini minimize etmek, sera gazı salınımlarını azaltıp, kirleten öder ilkesini benimsetmek ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacı taşımaktadır. İşte SKDM, 30 yıllık bir birikimin sonucu olarak ortaya çıkan bir düzenlemedir.
II- SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ İÇERİĞİ
SKDM, Avrupa Birliği’nin kendi sınırlarına girecek bazı ürün gruplarına uyguladığı bir çeşit vergidir. Bu bağlamda bu uygulama Avrupa İklim Yasası çerçevesinde sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990’lı yıllardaki orana kıyasla %55 oranında azaltma planı olan “Fit for 55” paketinin bir parçasıdır. AB’de hali hazırda Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) adı altında karbon fiyatlaması yapılmaktadır. Bu uygulama ile ithalatçılara ücretsiz tahsisat sağlanmaktadır. SKDM ise bu ücretsiz tahsisatları tedricen azaltmayı ve hatta sıfırlamayı ve firmaların maliyetlerini artıran bir uygulamayı hedeflemektedir.
Öncelikle SKDM ile 1 Eylül 2023 ila 31 Aralık 2025 tarihleri arasında sadece veri toplamayı amaçlayan, herhangi bir yaptırım uygulaması içermeyen bir geçiş dönemi öngörülmüştür. Bu düzenleme Demir- Çelik, Alüminyum, Çimento, Gübre, Elektrik ve Hidrojen cinsi eşyaları kapsamaktadır. Bu eşyaların ithalatını yapanlar tarafından, her üç aylık dönemin sonundan itibaren bir ay içerisinde ithal edilen eşyadaki gömülü emisyonların raporlanması zorunlu olmakla birlikte; bu geçiş dönemi için doğrulama hizmeti alımı zorunlu tutulmamıştır. Yapılan düzenlemede bazı hususlar istisna kapsamına alınmıştır:
- 150 Euroyu aşmayan mallar,
- Yolcuların kişisel bagajlarında bulunan mallar,
- (AB) 2015/2446 sayılı Yetki Devrine Dayanan Komisyon Tüzüğü’nün 1.bendi uyarınca askeri faaliyetler kapsamında taşınacak veya kullanılacak mallar,
- EFTA (İzlanda, Lihtenştayn, Norveç, İsviçre) menşeli mallar ile Busingen, Heligoland, Livigno, Ceuta ve Melilla menşeli mallar.
Geçiş dönemi sonrası için ise hem Yetkilendirilmiş SKDM Yükümlüsü müessesesi oluşturulmuş hem de yükümlülükler ve müeyyideler belirlenmiştir. Söz konusu malların AB gümrük bölgesine yalnızca Yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibi tarafından ithal edileceği ve bu beyan sahibinin AB’de yerleşik olması gerektiği, yanı sıra gümrük müşavirinin de yetkilendirme başvurusu yapabileceği hüküm altına alınmıştır. Gümrük makamlarınca, SKDM beyan sahibinin EORI numarasını, hesap numarasını, malların sekizli CN kodlarını, miktarını, menşe ülkesi ile gümrük beyannamesine ilişkin bilgileri komisyona periyodik ve otomatik olarak iletileceği de ayrıca hüküm altına alınmıştır. SKDM beyanlarının takip eden yılın Mayıs ayı sonuna kadar ibraz edilmesi gerekmektedir. Bu minvalde ilk SKDM beyanı 1 Ocak 2026- 31 Aralık 2026 dönemleri için 31 Mayıs 2027 tarihine kadar verilmesi gerekmektedir.
2026 yılı itibarıyla Yetkilendirilmiş SKDM Yükümlüsü, ithalinde karbon emisyon yükümlülüğü öngörülen eşyalar için mali yükümlülüğünü, bir yıl boyunca alınan SKDM Sertifikalarının teslimi ile yerine getirmektedir. Bu kapsamda her 1 ton CO2 eşdeğeri sera gazı emisyonu için 1 adet SKDM sertifikası teslim edilmektedir. Bu bakımdan SKDM sertifikasının ilerleyen dönemlerde kıymetli evrak olarak değerlendirilmesi de muhtemeldir. Söz konusu SKDM ücreti, AB ETS için oluşan kapanış fiyatlarının ortalaması alınarak haftalık olarak belirlenmektedir.
Yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibi tarafından her yılın 31 Mayıs’ına kadar bir önceki takvim yılında ithal edilen mallardaki gömülü emisyonlara karşılık gelen SKDM Sertifikasının teslim edilmemesi halinde para cezası ile öngörülmüştür. Söz konusu para cezası, 2003/87/AT sayılı Direktifin 16(3) maddesinde belirtildiği haliyle 100 Euro olup , teslim edilmeyen her bir SKDM sertifikası için ayrı ayrı uygulanacağı belirtilmiştir. Emisyona tabi malların SKDM yükümlüsü dışında bir kişi tarafından ithal edilmesi halinde, söz konusu para cezası üç ila beş katına kadar artırılmaktadır. Ancak para cezalarının ödenmesi SKDM beyan sahibinin sertifika teslim borcunu ortadan kaldırmamaktadır.
III- TÜRKİYE’NİN AB’YE İHRACINDA SKDM ETKİSİ
Türkiye, gerek jeopolitik önemi gerekse görece ucuz iş gücü bakımından AB ülkelerinin önemli ortaklarındandır. Nitekim pandemi süreci gibi olağanüstü bir süreçte bu önem çok net şekilde ortaya çıkmıştır.
Öncelikle 2020,2021,2022,2023/9 dönemleri ele alındığında Türkiye’nin toplam ihracatında AB ortalama %41 oranında bir yere sahip olduğu görülmektedir. AB’ye yapılan ihracat içinde de SKDM ürünlerinin %13’lük bir yere sahip olması konunun önemini şüphesiz ortaya koymaktadır. Bu bakımdan Türkiye’den ihracat yapan firmaların SKDM geçiş dönemini fırsat bilerek geçirmeleri önem arz etmektedir. Şöyle ki; söz konusu raporlar ithalatçı, yani AB’de mukim firmalar, tarafından yapılmakla birlikte; bu raporlara konu verileri sağlamakla yükümlü taraf şüphesiz SKDM’ye konu ürünleri ihraç eden Türk firmaları olacaktır. Dolayısıyla söz konusu verilerin eksiksiz ve gerçeğe uygun şekilde iletilmesi gerekmektedir. Zira yanlış, eksik yahut yanıltıcı bilgiler ile oluşturulan raporlar sonucu AB’de bulunan paydaş firmanın ton başına 100 Euro cezaya maruz kalacağı da göz önüne alındığında dikkatli olmak gerekmektedir.
Burada ortaya çıkan unsurlar her ne kadar risk barındırsa da fırsatları da beraberinde getirebilir. Bu düzenleme sayesinde Türkiye de mevzuat bakımından kendi Emisyon Ticaret Sistemini inşa ederek SKDM’nin olumsuz etkisini azaltabileceği düşünülmektedir. Nitekim 12. Kalkınma Planında da Emisyon Ticaret Sisteminin öneminden;
- Dış ticarette rekabetçiliğin korunarak daha ileriye taşınması için ulusal karbon fiyatlandırma mekanizmaları oluşturulacak, öncelikli olarak AB ile uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) uygulamaya konulacağı,
- Sınırda karbon düzenleme mekanizmasına, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’ne ve AB REACH Tüzüğündeki güncellemelere uyum sağlanacağı,
- Ulusal Emisyon Ticaret Sisteminde oluşacak karbon fiyatına tamamlayıcı nitelikte olabilecek karbon fiyatlandırma araçları değerlendirilecek, kalkınma ve yatırım ortamı üzerinde yol açacağı ekonomik ve sosyal etkiler analiz edileceği,
Hususları ile bahsedilmiştir.
IV- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Dünya’nın farklı yerlerinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalmak neredeyse artık imkansızdır. Bu kadar hassas bir dönemde, gelecek adına endişeleri azaltmak ve sağlam adımlar atmak için belki de geç bile kalındı. 2020 yılında toplam 34,8 milyar ton karbon salınımı vuku bulmuştur. Dünya’nın en büyükleri (Çin %31, ABD %14) bu salınımın neredeyse yarısından sorumlu olmasına rağmen aynı oranda fedakârlık yapmamaktadır. Bu durumda bölgesel önlem almak sorunları çözer mi, azaltır mı bunu ilerleyen dönemde göreceğiz.
SKDM, 1 Ekim 2023 ila 31 Aralık 2025 tarihleri arasında bir geçiş dönemi, 1 Ocak 2026 itibarıyla uygulama dönemi öngörmüştür. Bu süreçte temel düşünce verileri doğru, eksiksiz ve yalın bir şekilde toplamaktır. Bu süreçte herhangi bir yaptırım öngörülmemektedir. Söz konusu ürünler ise Demir- Çelik, Alüminyum, Çimento, Gübre, Elektrik ve Hidrojendir. Ancak şimdilik altı ürün grubu olmakla birlikte, ilerleyen dönemlerde sektörel genişlemenin olması kaçınılmazdır. Türkiye’nin de “Kirleten öder” ilkesini işleten AB’ye ihracatı, toplam ihracatta büyük bir yer alması ve ayrıca söz konusu altı ürünün de AB’ye ihracatta %13’lük bir orana sahip olduğu göz önüne alındığında SKDM düzenlemesinin ülkemiz ihracatçılarını etkileyeceği aşikardır. Bu durumu kriz olarak da fırsat olarak da nitelemek mümkündür. Nitekim Türkiye’nin 12. Kalkınma Planı ışığında uygulamaya koyacağı Emisyon Ticaret Sistemi ile tahsil edilen karbon ücretleri, AB’de ödenecek karbon ücretlerinin etkisini azaltarak krizin fırsata çevrilmesi yönünde etkin rol oynayacaktır. Nitekim Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Karbon Piyasalarının İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı” sera gazı emisyonlarının etkili bir şekilde azaltılmasını hedefleyen emisyon ticaret sistemi çerçevesinde karbon piyasalarının kurulmasına, birincil ve ikincil karbon piyasalarının işleyişine, ihalelere, işlem kayıt sistemine, piyasa katılımcılarının ve işletmecilerin sorumluluklarına, teminat işlemlerine, teminatların iadesine, itiraz süreçlerine dair birçok detayı hususu içermektedir. Taslak, 23 Kasım 2023 tarihine kadar kamuoyunun görüş ve değerlendirmelerine açılması bu konuyu tabana yayma amacını da taşıdığını göstermektedir.