Küresel ekonomik dengeler ve reel ticaret hacmi özellikle Çin ve ABD’nin yükselen üreticilerinin eline geçti.
Belirli alanlarda artan ticaret hacimleri ile birlikte toplam lojistik kaynaklarının büyük çoğunluğu özellikle iki ülkenin ticari çoğrafyasına kaydı. Bu durumu Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa merkezli lojistik akışlarında gemi trafiğinde azalma ile birlikte konteyner kısıtların oluşmasının nedeni olarak görebiliriz. Artan talep ile birlikte üretim devamlılığı amacıyla üreticilerimizin yüksek navlun maliyetlerine katlanarak sevkiyatlarına devam ettiklerini gözlemledik.
Tabiki sadece lojistik süreçlerinde yaşanılan kısıtlar değil aynı zamanda tedarikçilerin hammadde tedariği veya finansal yapıları nedeniyle kendilerine gelen talepleri zamanında karşılayamadıkları bir dönemi de yaşıyoruz. Bu dönemde tedarik zinciri ve tüm malzeme sağlayıcı kanallarında hammadde bazlı modelleme kurgularının oluşmaya başladığını üretim sürdürülebilirliği açısından değerli buluyoruz.
Bu konuları göz önüne aldığımızda global ticaret döngüsünün devamlılığı ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlanması için öngörülü olmak ve çevik yönetim tarzı ile hızlı aksiyonlar almanın önemi daha da belirginleşmiştir.
Hem bizler hem de müşterilerimizin ticaret döngülerinde devamlılığı sağlamak adına daha öngörülebilir planlar yapmak durumundayız. Örneğin gümrük müşaviri olarak müşterilerimizin yoldaki malzeme hacim ve içeriklerini önceden tespit etmekte ve malzeme varışı ile birikte daha hızlı beyanname tescili alıyoruz. Böylelikle ihtiyaç duyulan malzemeye daha hızlı çözüm sağlıyoruz. Özellikle pandemi sırasında havayolu taşımalarında yaşanılan belirsizlikler, uçuş zamanlarının net olmaması gibi durumlarda müşterilerimiz ile birlikte hareket ederek ve gerekli tedbirleri önden alarak en az bekleme ile gümrük işlemlerini tamamlamayı başardık.
Sürdürülebilirliğin sağlanması adına anlık operasyonel çözümlerden ziyade her döneme hitap edebilecek çözümler sağlanması gerektiği görüşündeyiz. Bunun için de dijitalleşemeye büyük önem veriyoruz. Süregelen rutin operasyonların yanısıra verinin sürekli değiştiği ve anlık çözümler beklenen durumlarda süreçleri manuel yönetmektense müşterilerimizle hatta kimi operasyonlarda tedarikçiler arasında dijital köprüler kurarak iş ortaklarımızın toplam operasyon sürelerini kısalttığımız gibi risk yönetimini de daha belirgin koşullarda tamamlamayı sağlamış olduk.
Tedarik zincirinin bir parçası olarak satınalma sürecinden üreticinin hattına kadar uzanan bu serüvende, kendi iş sürekliliğimiz ve müşterilerimizin üretim devamlılığı açısından ortak dijital bilgi paylaşımını konusunu çok ciddiye alıyoruz. Bu bilgilerden oluşacak analizler çevik yönetim anlayışı ile aksiyona çevrildiğinde ortaya tüm tarafların mutlu olduğu sonuçlar çıktığını keyif deneyimledik.
Bilgiden aldığımız gücü teknoloji ile harmanladığımızda dünyanın herhangi bir yerinde oluşabilecek iş fırsatları için bile hazır olduğumuzu bununda büyüme potansiyelini arttıtdığını gördük.
Bugün çok konuşulan ve çok önemli olan iklim değişikliği konusu tüm insanlık olarak binlerce yıldan gelen birikimlerimizi teknolojiyle harmanlayarak hem dünyamızı tüm güzellikleriyle çocuklarımıza bırakabilmek hem de dengeli büyümek için fırsatlar barındırıyor.
